Bir kitapçıya gittiğinizde klasikleri saymazsak garanti bulabileceğiniz bir kitap serisi Açlık Oyunları. Okuyucu kitlesi gözlemlediğim kadarıyla 16-19 yaş civarında. Tahminimce filminin izleyici kitlesinde de büyük bir yeri var bu yaş grubunun. Kitabına sayısız kere denk gelsem de hiç aklımdan hiç almak geçmedi. Galiba pek sevmiyorum bilim kurgu tarzı kitapları okumayı. Seyri daha hoş geliyor. Herhalde bir çocuğa da okuma alışkanlığı kazandırma konusunda iyi gelir diye düşünüyorum. Yan etkileri ise öldürme, hainlik ve çıkarcılık olarak geri dönebilir.
Serinin ikinci filmi olan bu yapımı ilk filmi izlemeden önce izlemeniz anlamsız. İlkini izlememiş ve hala yazıyı okumaya devam ediyorsanız en azından bi' taraftan da filmi indirin. Daha legal yollara başvurup satın alabilirsiniz de. Üstelik fiyatı sadece 19.99$. Yapım şirketinin filmin yanında 1 değil 2 değil tam 2,5 kavanoz Bal Parmak dağıttığını geçen yıl filmin galasında konuşmasını gerçekleştiren Bal Parmak ceo'su açıklamış ve haber Amerikan basınında geniş yer bulmuştu. Bu akıl dolu pazarlama stratejisinin karşılığını fazlasıyla alan film, Bal Parmak firmasına jest olsun diye gelecek filmin bazı sahnelerini İstanbul Güngören'de çekmeyi planlıyor.
Bu kadar saçma geyikten sonra hala okumaya devam eden var mı diye merak etsem de şu andan itibaren ciddi bir tavır takınıp kısaca konuyu anlamak istiyorum (İlk filmi izlemeyenler için ağır spoiler içerir); Oyunlardan sağ çıkan Peeta ve Katniss bu kez her 25 yılda bir düzenlenen ve daha önceki oyunlardan sağ çıkan insanların katıldığı 75.Açlık Oyunlarına katılmaya mecbur bırakılıyor. Bu sırada ise bütün mıntıkalarda isyan ateşi büyüdükçe büyüyor.
İlk gördüğüm andan itibaren Gezi Parkı Direnişi'ne çok benzettim filmdeki olayları. Bir yandan halkı türlü şeylerle uyutmaya çalışan, şiddet ve korku ile baskı altına almaya çalışan bir yönetim, diğer yanda ise artık kendine dayatılanı yapmaktan sıkılmış özgürlüğü elinden alınmaya çalışılan ve bu gidişe dur demek isteyen halk. Bu yönüyle de sadece oyunları anlatıp kimin hayatta kalıp kalmayacağından çok bir isyan hikayesi ortaya çıkmış.
Serinin sinemaya kattığı ne var derseniz Jeniffer Lawrence derim. Bir kaç filmde oynamış olsa bile bu seri sayesinde kendini gösterme fırsatı buldu ve 23 yaşında olmasına rağmen şimdiye dek çok önemli ödüller kazandı. Futboldaki ''Messi mi? Ronaldo mu?'' tartışmasının ileri boyutlarından biri olan ''Messi kolaysa gitsin İngiltere liginde de böyle oynasın.'' sözü Jeniffer için geçerli değil çünkü bu seri dışında Umut Işığım filminde de çok başarılı bir oyunculuk sergileyip tek maçta parlayıp bir anda ortadan kaybolan genç futbolcular gibi olmayacağını gösterdi.
0 yorum:
Yorum Gönder