Footer Logo
.
.
.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
RSS
Josh Hutcherson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Josh Hutcherson etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bridge to Terabithia



    Çocuk filmi deyip sadece kapağına ve ismine bakılarak geçilen onlarca filmden biri. Bir çoğunda haklılık payımız var aslında. Başrollerinde çocukların olduğu çoğu film sadece o yaş grubuna hitap eder genellikle ama bu film biraz daha farklı. 2007 yapımı filmi ilk olarak yine o yıl bir pazar sabahı Show TV'de izlediğimi hatırlıyorum. O zaman başrollerdeki çocuklarda yaşıtım olduğu için sıkılmadan izledim. Ancak dün tekrar izledikten sonra şimdi çoğu yaş grubuna hitap edebilecek bir film olduğuna kanaat getirdim.

    Birbirlerinden başka arkadaşları olmayan, hayal güçleri gelişmiş iki çocuğun hikayesi. Jess ve o bölgeye yeni taşınan Leslie kısa bir süre sonra yakın arkadaş olurlar. Sadece kendilerine ait olan bir yer bulmak isterler ve bulurlar. Adını da Terabithia koyarlar.Kendi kafalarında çeşitli düşmanlar canlandırarak eğlenirler ancak filmin can alıcı kısmı sonlarına doğru gerçekleşiyor ki benzeri yapımlardan ayrılmasında bu kısmı önemi büyük.

    Pan'ın Labirenti'inden cesaret alınarak yapılan bu ve bunun gibi yapımlar artık eskisi gibi sadece çocukların ilgi göstereceği şekilde yapılıyor. Kıymetini bilin. Klişelere değinmeden geçemeyeceğim. Bildiğiniz Amerikan lise klişeleri. Mesela serseri çocuklar yalnız ve herhangi bir konuda yetenekli çocuğu ezmeleri gibi. Ama en çok merak ettiğim bir öğrencinin tanışmadığı başka bir öğrenciye neden ad-soyad şeklinde hitap eder. Yani ''Bugün Mahmut'u gördün mü?'' yerine ''Bugün Mahmut Tuncer'i gördün mü?'' demek gibi. Gereksiz.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

The Hunger Games: Catching Fire


    Bir kitapçıya gittiğinizde klasikleri saymazsak garanti bulabileceğiniz bir kitap serisi Açlık Oyunları. Okuyucu kitlesi gözlemlediğim kadarıyla 16-19 yaş civarında. Tahminimce filminin izleyici kitlesinde de büyük bir yeri var bu yaş grubunun. Kitabına sayısız kere denk gelsem de hiç aklımdan hiç almak geçmedi. Galiba pek sevmiyorum bilim kurgu tarzı kitapları okumayı. Seyri daha hoş geliyor. Herhalde bir çocuğa da okuma alışkanlığı kazandırma konusunda iyi gelir diye düşünüyorum. Yan etkileri ise öldürme, hainlik ve çıkarcılık olarak geri dönebilir.
 
    Serinin ikinci filmi olan bu yapımı ilk filmi izlemeden önce izlemeniz anlamsız. İlkini izlememiş ve hala yazıyı okumaya devam ediyorsanız en azından bi' taraftan da filmi indirin. Daha legal yollara başvurup satın alabilirsiniz de. Üstelik fiyatı sadece 19.99$. Yapım şirketinin filmin yanında 1 değil 2 değil tam 2,5 kavanoz Bal Parmak dağıttığını geçen yıl filmin galasında konuşmasını gerçekleştiren Bal Parmak ceo'su açıklamış ve haber Amerikan basınında geniş yer bulmuştu. Bu akıl dolu pazarlama stratejisinin karşılığını fazlasıyla alan film, Bal Parmak firmasına jest olsun diye gelecek filmin bazı sahnelerini İstanbul Güngören'de çekmeyi planlıyor.
 
    Bu kadar saçma geyikten sonra hala okumaya devam eden var mı diye merak etsem de şu andan itibaren ciddi bir tavır takınıp kısaca konuyu anlamak istiyorum (İlk filmi izlemeyenler için ağır spoiler içerir); Oyunlardan sağ çıkan Peeta ve Katniss bu kez her 25 yılda bir düzenlenen ve daha önceki oyunlardan sağ çıkan insanların katıldığı 75.Açlık Oyunlarına katılmaya mecbur bırakılıyor. Bu sırada ise bütün mıntıkalarda isyan ateşi büyüdükçe büyüyor.
 
    İlk gördüğüm andan itibaren Gezi Parkı Direnişi'ne çok benzettim filmdeki olayları. Bir yandan halkı türlü şeylerle uyutmaya çalışan, şiddet ve korku ile baskı altına almaya çalışan bir yönetim, diğer yanda ise artık kendine dayatılanı yapmaktan sıkılmış özgürlüğü elinden alınmaya çalışılan ve bu gidişe dur demek isteyen halk. Bu yönüyle de sadece oyunları anlatıp kimin hayatta kalıp kalmayacağından çok bir isyan hikayesi ortaya çıkmış.
 
    Serinin sinemaya kattığı ne var derseniz Jeniffer Lawrence derim. Bir kaç filmde oynamış olsa bile bu seri sayesinde kendini gösterme fırsatı buldu ve 23 yaşında olmasına rağmen şimdiye dek çok önemli ödüller kazandı. Futboldaki ''Messi mi? Ronaldo mu?'' tartışmasının ileri boyutlarından biri olan ''Messi kolaysa gitsin İngiltere liginde de böyle oynasın.'' sözü Jeniffer için geçerli değil çünkü bu seri dışında Umut Işığım filminde de çok başarılı bir oyunculuk sergileyip tek maçta parlayıp bir anda ortadan kaybolan genç futbolcular gibi olmayacağını gösterdi.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS