Footer Logo
.
.
.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
RSS
Dave Franco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dave Franco etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Warm Bodies


    Zombileri bize hep kötü gösterdiler. Çoğu da öyleydi belki ama genelleme yaptığımız için biz de bu ırkçılığa ortak olduk. Empati kurmayı hiç denemedik. Hayatta kalma içgüdülerine yenik düştüler sadece. Onlar istemezler miydi normal bir insan gibi yaşayıp birkaç zombiyi kafasından vurmayı? Hayvanlarında bize zombi gözüyle baktıklarını düşünmeye başladım. Bizlerde pekala vahşi zombiler olabiliriz onların gözünde. Filmlerdekinden tek farkımız biz ot yiyerek hayatımıza devam edebiliriz. Böyle şeyler yazdım ama ben de vejeteryan değilim. Bir de şu soru aklıma geldi; Eğer bir koyun konuşabilseydi onu yinede yer miydiniz?
 
    Adının sadece baş harfi olan R'yi hatırlayan bir zombi ve arkadaş grubu (bayağı da samimiler hiç bir yapmacık yanları yok, işte gerçek dostluk bu!) dürümcüyü arayıp ''Usta bize 4 porsiyon döner yollasana. Ha yanına ezme koymayı da unutma'' diyemeyecekleri için e şehrin ortasında hayvan olmaz zaten diyerek insan bulmak için bölgelerinden uzaklaşarak taze kan arayışı içinde bulunuyorlar. Girdikleri bir yerde aradıklarını bulan zombilerimizden bir tanesi (R) karşılaştığı normal insana aşık oluyor ve onu diğerlerinden korumak için elinden geleni yapıyor.
 
    Hayatımda böyle hikayesi olan bir film gördüğümü hatırlamıyorum. Tamamen sıra dışı ve sadece yıllardır önümüzde duran malzeme ters çevrilmiş. Sen git yıllardır insanların kanını içen, yiyen, paramparça eden bu insan kılıklılardan birini iyi yap. Gerçi o da yerine göre zombilik vazifesini yerine getiriyor ama o kadar da olsun. Yani sadece onlar için değil normal insanlar içinde sıra dışı bir olay. Siz hiç yemeğinizle konuşur musunuz? Ya deli derler ya da ''Yemeğinle oynama hepsi bitecek!'' gibi bir nara yiyerek karşılık bulursunuz.
 
    Böyle ilginç ve yeni tür bir filmden de tabi ki yepyeni espriler ve komik diyaloglarda geçiyor. Sadece bir tanesini söyliyeyim; R bir sanede diğer zombiler kızı fark etmesinler diye ona ''Ölü ol. Tamam mı?'' dedikten sonra kız durumu biraz abartınca ''Bu biraz fazla ölü oldu'' diyor. Böyle klavye başında yazınca kimse de gülmediği için kendimi biraz fıkrasına gülünmeyen adam gibi hissettim ama olsun. Neyse izleyince bunu ve daha fazlasını duyacaksınız zaten.
 
    Son olarak bu zombilerde keşfettiğim yeni özellikleri paylaşarak bitirmek istiyorum yazımı; Mesela rüya göremiyorlarmış ve uyuyamıyorlarmış. Kar, soğuk, sıcaktan da hiç etkilenmiyorlar. İnsan imrenmiyor değil. Ama bir süre sonra bunlarında sıkacağı kesin. Yani o zaman sabahlamanın bir anlamı kalmaz. Amaç bir çok kişi yatıyorken ayakta kalıp onların yapamadıklarını yapmak. Hem sonra davulcular ne yapacaklardı? Herkes uyanık zaten kime çalacak adamlar. Demem o ki ekonomimize büyük bir darbe vuracağı bizim için en iyisi uyumak.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Now You See Me


    Sihir'i insanoğlunun eski çağlarda olduğuna inanılan şimdiyse eğlenme aracı olarak kullanılan kandırmaca olarak tanımlayabiliriz. Eskilerde cadı adı vb. isimlerle adlandırılan sihir/büyü yaptığı iddia edilen bir çok kişi öldürüldü. Tabii artık daha masumane bir hal aldı bu olay. Öyle ki insanlar bu illüzyonları görmek ve bilerek kandırılmak için tonlarca para döker oldu. Böylece sihirbaz veya illüzyonist denilen kişilerin sayısı arttı ve alternatif bir meslek halini aldı.
 
    Hollywood'da hemen hemen her 5 yılda bir sihirbazlık çatısı altında filmler yapıyor. Bunlardan en beğenileni başrolünde Christian Bale'nin oynadığı Prestij filmi. Böyle filmlerin genellikle sonlarında seyircinin matık hatası olarak değerlendirmemesi ve merak içinde kalmaması için yapılan artık her neyse açıklanır.
 
    Seçilen 4 sihirbazın bir amaç uğruna takım olarak neler yaptıklarını anlatıyor film. Merak unsurunu üst düzeyde tutmuşlar ki en önemlisi de bu. Siz nasıl yaptılar diye düşünürken başka bir numara ile yeni bir gizem daha ortaya çıkıyor. Dertleri bu işten para kazanmak değil, halkın sevgisinin kazanan modern Robin Hood gibiler. Kim sevmez ki Robin Hood'u?
 
    Her rolün altından kalkan adam Morgan Freeman'ın rol alması beni filme çeken etkenlerden birisi. Ama en çok Sosyal Ağ filminde harika bir oyunculuk sergileyen Jesse Eisenberg'in performansını merak ettiğim için izledim. İzlerseniz pişman olmazsınız diyemeyeceğim. Sadece merak ettirmek de bir yere kadar. Onun dışında da güzel bir hikaye istiyor insan.
 
    Filmin yan etkileri ise izledikten sonra kendinizi Google ve YouTube'nin arama motorlarına sihirbazlık numaraları, şu nasıl yapılır tarzı kelimeler yazarken bulabilirsiniz. Yaptım mı yaptım. Çok da iyi güzel oldu yüzük kaybetme numarasını öğrendim. Sihirli Annem'de de denildiği gibi ''Sihirli Günler!''.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS