Footer Logo
.
.
.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
RSS

August Rush


    Müzik hepimizin duyduğu ancak göremediği ancak en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri. Herkesin müzik zevki kişiliğiyle orantılı olarak farklı ama işin içine iyi bir hikayesi olan film girerse klasik müzik dinleyicisinden punk dinleyicisine kadar herkesi ortak bir noktada buluşturabiliyor. Film ve müzik birbirine çok benzedikleri için olsa gerek. Mesela bir filmde aşk hikayesini izleyebilirsin, müzikte ise dinleyebilirsin. Yani ikisi de sizi bulunduğunuz ortamdan uzaklaştırıp bir süreliğine de olsa keyifli bir seyahate çıkarır.
 
    Bu film tam anlamıyla bir müzikal değil. Müzikal herhangi bir konuyu işler (Örneğin Fransız Devrimini anlatan Sefiller Müzikali) ve oyuncular da neyi canlandırırlarsa canlandırsınlar opera havasındaki konuşmalarla diyaloglarını kurarlar. Müzik konulu filmler ise size uzun bir albümün klibini izlemiş hissini verir.
 
    Çok fazla raslantısal olayın olması filmi biraz bozuyor. Tabi şans faktörü de fazlasıyla ön plana atılmış. Bunlardan yola çıkarak senaryonun çok iyi olmadığını anlayabiliyoruz. ''Bizde yapsalar tutmaz'' kelimesi bu film için gayet uygun. Az biraz yeşilçam filmi izleyen biri bu filmi izledikten sonra ne demek istediğimi anlar.
 
    Filmi beğenilmesinde ki en büyük faktör tabii ki müzikleri. Beğenilmemesi'nin sebebinin ise abartılı hikayesi olduğunu anlamak için bir Atilla Dorsay olmaya gerek yok. Kötü de değil ama sanki gerçekte yıllar sürmüş bir hikayenin çok kısıtlı zamanda gerçekleştirilmeye çalışılmış.
 
    Bu tür filmleri müzik ülkesi olarak en çok beğendiğim İngiltere'den görmeyi daha çok isterim. Gönül ister ki bizde de örnekleri bolca görülsün ancak zalim gişe canavarının korkusundan olacak ki pek yok.
 
    Filmdeki müzisyenler kadar kadar başarılı olabilirsiniz ya da bir enstrümanı çok iyi çalamayacak olsanız bile sanatın hangi dalı olursa olsun ilgilenmekten zarar gelmez. Yani insanı olumlu yönde etkileyebilecek bir film. Mesela Dövüş Kulübü'nü izleyen bir çok erkekte kavga etme isteği (ki genelde istek olarak kursakta kalır) oluşur. Bunda ise gitar çalma.
 
    Küçük Yıldızımız Freddie Highmore görevini başarıyla yerine getirmiş. Onun yanında ise usta oyuncu Robin Williams dikkatleri çekiyor.
 
    Oscar'da en iyi orjinal şarkı dalında Raise It Up ile aday olan filmin müzikseverler tarafından olumlu tepkilerle karşılanacağını düşünüyorum. Onun dışında bir Amadeus beklemeyin. Beklentileriniz düşük aldığınız keyif büyük olsun.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder